Özgürlük Sanatı

Kalabalıktan sıyrılmaya çalışırken kaybolmak; farklılaşmak isterken aynılaşmak… Estetiğe dair pek çok konuda gözümüze çarpan gerçeklerden biri… Artık trendleri takip etmemize gerek yok. Medya, özellikle sosyal medya sayesinde görmek/duymak istemediklerimiz bile her yerde karşımıza çıkıyor. Bu noktada da hayatımızı yaşarken ve bir şeyler üretirken ayırt etmeyi bilmemiz, iç sesimize kulak vermemiz daha da önemli hale gelmeye başladı. Kişisel beğenilerimizin, seçimlerimizin, ruhumuza uyanların gerçekten farkında mıyız?

Sanatçı topluma ayna tutar. Toplumun bilincini yansıtır bir ülkenin sanatı, sanatçıları ve eserleri. Sanatçılar -özel hayatları daha ön planda değilse- en ünlü eserleriyle tanınır. Kimi zaman da o eserle özdeşleştirilir. Önüne-arkasına, eserlerin hangi şartlarda, hangi nedenlerle ortaya konduklarına bakılmaksızın… Peki ya hiç gün yüzüne çıkmamış eserler? Ya hiç gün yüzüne çıkarılmamış yönleri kişiliklerimizin? Ya bizi belki uçarcasına ilerletecek olan -ama atılamayan- adımlar? O adımları cesaretle atacak olanlar; öncelikle sanatçılar, yazarlar… Yaşamı idrake ve anlayış geliştirmeye dayalı çünkü sanat ve edebiyat. Milyonların dikkatini bir anda toplayabilenlerin, toplumun öncülerinin sanatçılar olması bu nedenle. Yaşama sevincimizi diri tutan, kişisel ve toplumsal ihtiyaçlarımızdan biri sanat… Kimi zaman öneminin farkında olunmasa da…

Düşünün; siz eğer sanatçı olsaydınız ne yapardınız? Toplum tarafından alışılmış ve beklenen ürünü vermeyi mi; birkaç basamak öteye atlamaya cesaret etmeyi mi seçerdiniz? İlk aklınıza gelen; yaşadığınız ülke şartları ve tüketici beğenisi oluyorsa muhtemelen ilk şıkkı seçersiniz. Halbuki bunca benzerliğin arasında farklılaşmak mümkün olabilir mi? -Geçici- listelerin zirvesi ile sanatın zirvesi çoğu zaman aynı şey değil. Fakat esas nokta; mutluluğun zirvesinde olmak. Çünkü başarı mutluluk demektir. Ve mutlu sanatçı özgür sanatçıdır.

Mutluluk özgürlükten geçiyor. Özgürlük ise cesaretten. Cesur insan; başkalarına meydan okuyan, çatışan kişi değil, sınırlara meydan okuyan kişidir. Başkalarına göre şekil almayı bıraktığınızda kendinize sahip çıkmayı başardınız demektir. Cesaret; içinden geleni yapmaya cesaret etmektir. Benliğinin tüm renklerini ortaya koymaya cesaret etmektir. Yapın ve örnek olun. Belki çevresinden bir ışık bekleyen binlerce kişi var… Belki bütün soru işaretlerini atıp sadece kalbin bilgeliğiyle yürümeye ihtiyacımız var. Zihnin hapishanelerinden çıkıp yaşayın hayatı. Tam da hissettiğiniz gibi olun. Tam da hissettiğiniz gibi yapın işinizi. Yaptığımız her şeyi sanat haline getirmek bizim elimizde. Hayat sanattır eğer gereken özeni gösteriyorsak. Evrenin her zerresi çok değerli. Zamanımız, her anımız çok değerli. Enerjinizi verdiğiniz her şey sizsiniz; hayatınızı bir sanatçının yaptığı gibi güzelliklerden yaratın. Davranışlarınızı, dışa vurduğunuz insanı bir sanatçı gibi, sizi yansıtan güzellikleri seçerek şekillendirin. İçinizdeki ‘özgür’ sanatçıyı uyandırın…

Aşkla, ışıkla…
Aslı Güngör
Nisan 2017

(Yazıların tüm hakları Aslı Güngör’e aittir. Kaynak göstererek ve orijinal linki ile paylaşabilirsiniz.)